Kardeşlere harika bir kitap öneriyorum: "Dünyanın Mantığı"

Okuduktan sonra, dünyayı gözlemlemek için yeni bir yüksek platforma çıkmış gibi hissediyorsunuz.
Sana "Yarın hangi coin'i/hisseyi almalısın" demeyecek.
Ama seni düşünmeye zorlayacak: Her gün yaşadığım şehir, çalıştığım pozisyon, harcama tercihlerim, aslında siyasi ve sermaye güçlerinin mücadelesinin bir ürünü.
"Sermayenin en büyük yeteneği, krizler yaratabilmesi ve ardından bu krizlerden yeni yollarla kâr elde edebilmesidir."
Pasif bir anlatı kabul etme çağında, düşünmek kendisi bir direniştir.
Bu tesadüf değil, sistematik bir tasarımdır.
Birçok "görünüşte beklenmedik" ekonomik sarsıntının arkasında, sermayenin alan, kaynak ve iş gücünün yeniden yapılandırılması ve yeniden sömürüsü yatmaktadır.
Gayrimenkul balonu patladı mı?
Finansal çöküş?
Büyük ölçekli işsizlik?
——Bunlar asla kapitalist sistemin hataları değil, onun soluk alma şeklidir.
Bu görüş uyarıcı.
Günlük anlatımlarda, sıkça "kriz bireysel faktörlerin bir sonucu" yanılsamasıyla karşı karşıya kalırız, ancak Harvey bize hatırlatıyor: Kriz, kapitalizmin doğasıdır ve düzenin içinde kaçınılmazdır.
Şehir, tarafsız bir coğrafi alan değildir.
Harvey'e göre, şehirler sadece bir nüfus yoğunlaşma yeri değil, aynı zamanda sermaye değerinin artırıldığı bir savaş alanıdır. O şöyle yazdı:
"Şehir alanı, sermayenin kendini artırdığı bir alan, iktidarın ve direnişin çatıştığı siperlerdir."
Her bir yükselen gökdelen, her bir yıkılan ve inşa edilen yol, her bir arazi fiyatı patlamasının arkasında, sermayenin mekânsal düzeni yeniden düzenlemesi yatıyor.
Konut, spekülasyon aracı haline geldi; kamu kaynakları, giderek azınlıkların ayrıcalıklı alanı haline geliyor.
Böylece, yavaş yavaş "teminat altına alınmış" şehre taşındık.
Havay, bize şunu hatırlatıyor: Mekanı görmek, gücü görmek demektir.
Dünyayı değiştirmek için atılacak ilk adım, onun mantığını anlamaktır.
Harvey bir karamsar değil. Eleştirinin hazında kalmıyor, sürekli sorguluyor:
"Eğer sermaye dünyayı dönüştürme gücüne sahipse, neden yapamayalım?"
Sermayenin dünyayı nasıl şekillendirdiğini anlamak, bize başka bir mantıkla yeniden şekillendirme imkanı da tanıyor.
Tarih yaratıcıları olmayı sürdürebiliriz, sermayenin bir uzantısı değil.
Birlikte destekleyelim!